Gyula Germanus (1884-1980)
Çanakkale savaşları sırasında Macar Oryantalist yazar Gyula Germanus, Macar Kızılay Görevlisi sıfatı ile Macaristan’dan Türkiye’ye gönderilen malzemenin nakliyesinden sorumlu bir irtibat subayı olarak görev almıştır. Macaristan’da geçen meraklı bir çocukluk ve ilk gençlik çağından sonra, Germanus’un İstanbul ve Osmanlı topraklarına, oradan birçok Arap ülkesi ve Hindistan’a kadar uzanan hayatıyla ilgili anıları “Tények és Tanúk, Germanus Gyula Kelet Varázsa” adlı kitapta toplanmıştır.
“…Yük vagonunda tifüs ve kolera serumu vardı. Fakat diğer tehlikeli kimyasal maddeleri de içeriyordu. Kimbilir belki Çanakkale boğazının kaderi bu vagonda gizliydi… Yolcular savaş hadiselerini konuşurlarken tren engelsiz olarak ülke boyunca yıldırım hızıyla gitti… Ertesi sabah Romanya sınırına Predeal’e geldik. Romanya o zamanlar savaş ve barış arasında bocalıyordu. Sırbistan yolu kapalıydı. İstanbul’a sadece Bükreş ve Bulgaristan üzerinden yolcu ulaşabilirdi. Predeal’de Romen görevliler istasyonda bizi karşıladılar. Evraklarıma şüphe ile baktılar. Bir Kızılay görevlisine Türk subayının eşlik etmesi niye gerekliydi? Şüphelendiklerini ve kargoyu daha ileriye göndermeyeceklerini hissettim…
…Nitrogliserinden şüphelendiler. Boşuna elçimizi öne sürdüm. Nuh deyip peygamber demediler. Macar olmama rağmen Türkçe bilmeme şaşırdılar. Garda yaz sıcağı vardı. Fakat kış olsaydı, o zaman da içimdeki telaş kızışırdı. Tartışmak, ikna etmek, konuşmak imkansızdı. Burada sadece uluorta davranış yardım edebilirdi.
Bu dakikada acımsı bir tebessüm yüzüme yerleşti. Okul yıllarım aklıma geldi. İyi öğrenci değildim, fakat bazı belirli konular aklımda kalmıştı. Nitrogliserin en güçlü patlayan sıvılar, fakat şayet açık havada yanıyorsa, mavimtrak alevle yanar... kendileri bana, evraklarıma inanmıyorlar işte inansınlar olaylara!Rasgele bir şişeyi arasından aldım, ondan bir bardağa koydum ve kibriti çıkardım. Ya gerçekten nitrogliserin ise? Ah sevgili kimya öğretmenim! Şayet iyi anladımsa sözlerini güleceğim, fakat anlamadımsa !... Düşünmek bile korkunç… Bükreş havaya uçacak!–Ne faites pas! (Dokunmayın!) diye bağırdı komisyon başkanı. Ve elimi kavradı. Biz sadece görevimizi yerine getiriyoruz, aslında katiyen kuşkulanmıyoruz. Defolun ,götürün bu ilacı hasta Türklere!... Belgeleri koydu tokalaştık ve komisyon ayrıldı, ben beti benzi atmış bir şekilde açılmış şişeyi geri koydum, vagonu kapattılar. Ömer ve ben halâ titreyerek şehre dinlenmeye gittik…”
Tamamı ektedir.
Saygılarımla,
KAAN
Wednesday, October 7, 2009
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment